İçerik Görüntüleme

Fiillerin Çekimleri

Fiiller sözlükte çekimsiz halde bulunur. Buna mastar hali denir.
Mastar haldeki fiiller –en (machen) ya da –n (wandern) ile biterler.

Eğer mastar son eki atılırsa, geriye fiilin kökü kalır - mach-, wander-.
Fiil kökü her bir kişi zamiri için farklı bir son ek alır.

Fiillerin çoğu aşağıdaki son ekleri alırlar:

  • ich (= ben)
-e
  • du (= sen)
-st
  • er (= o (erkek))
  • sie (= o (dişi zamir))
  • es (= o (nötr varlıklar için))
-t
  • wir (= biz)
-en
  • ihr (= siz)
-t
  • sie (= onlar )
  • Sie (= Siz)
-en

Örneğin

kommen → komm-en
gelmek
ich komme
wir kommen
du kommst
ihr kommt
er, sie, es kommt
sie, Sie kommen
machen → mach-en
yapmak
ich mache
wir machen
du machst
ihr macht
er, sie, es macht
sie, Sie machen
brauchen → brauch-en
ihtiyacı olmak
ich brauche
wir brauchen
du brauchst
ihr braucht
er, sie, es braucht
sie, Sie brauchen

Düzensiz fiillerin çekimleri ezberlenerek öğrenilmelidir.

sein (= olmak)
ich bin
wir sind
du bist
ihr seid
er, sie, es ist
sie, Sie sind
haben (= sahip olmak)
ich habe
wir haben
du hast
ihr habt
er, sie, es hat
sie, Sie haben
werden (= olmak)
ich werde
wir werden
du wirst
ihr werdet
er, sie, es wird
sie, Sie werden
wissen (= bilmek)
ich weiß
wir wissen
du weißt
ihr wisst
er, sie, es weiß
sie, Sie wissen

Fiil kökü:

  • -s- → reis-en (= seyahat etmek)
  • -ss- → küss-en (= öpmek)
  • -ß- → heiß-en (= adı olmak)
  • -z- → duz-en (= "sen" diye hitap etmek)
  • -tz- → sitz-en (= oturmak)

bitiyorsa, 2. tekil kişide (du) -t son ekini alır.

heißen → heiß-en
adı olmak
ich heiße
wir heißen
du heißt
ihr heißt
er, sie, es heißt
sie, Sie heißen

Fiil kökü:

  • -t- → arbeit-en (= çalışmak)
  • -d- → bad-en (= denize/suya girmek)
  • -tm- → atm-en (= nefes almak)
  • -chn- → zeichn-en (= çizim yapmak)
  • -ffn- → öffn-en (= açmak)

bitiyorsa, 2. tekil kişide (du) -est son ekini alır.
3. tekil kişide (er, sie, es) -et son ekini alır.
İkinci çoğul kişide (ihr) -et son ekini alır.

arbeiten → arbeit-en
çalışmak
ich arbeite
wir arbeiten
du arbeitest
ihr arbeitet
er, sie, es arbeitet
sie, Sie arbeiten
baden → bad-en
denize/suya girmek
ich bade
wir baden
du badest
ihr badet
er, sie, es badet
sie, Sie baden

Fiil kökü:

  • -eln-→ sammeln (= toplamak)

şeklinde biterse birinci tekil şahısta ( ich (= ben) ) fiil kökünden -e düşer.
1. çoğul şahısta ( wir (= biz) ) ve 3. çoğul şahısta ( sie (= onlar ) , Sie (= Siz) ) fiil kökü -n ekini alır.

sammeln → sammel-n
toplamak
ich sammle
wir sammeln
du sammelst
ihr sammelt
er, sie, es sammelt
sie, Sie sammeln

Bazı fillerde çekim sırasında fiilin kökünde sesli harf değişir. Sesli harf değişikliği sadece 2. tekil kişi (sen) ve 3. tekil kişi (o)’ de meydana gelir.

a → ä (schlafen = uyumak)

schlafen → schlaf-en
uyumak
ich schlafe
wir schlafen
du schläfst
ihr schlaft
er, sie, es schläft
sie, Sie schlafen
laufen → lauf-en
koşmak
ich laufe
wir laufen
du läufst
ihr lauft
er, sie, es läuft
sie, Sie laufen
tragen → trag-en
taşımak
ich trage
wir tragen
du trägst
ihr tragt
er, sie, es trägt
sie, Sie tragen

e → i (geben = vermek)

geben → geb-en
vermek
ich gebe
wir geben
du gibst
ihr gebt
er, sie, es gibt
sie, Sie geben
nehmen → nehm-en
almak
ich nehme
wir nehmen
du nimmst
ihr nehmt
er, sie, es nimmt
sie, Sie nehmen

e → ie (sehen = görmek)

sehen → seh-en
görmek
ich sehe
wir sehen
du siehst
ihr seht
er, sie, es sieht
sie, Sie sehen

Modal Fiiller

Modal fiiller cümlede fiilin anlamını değiştirirler.
Modal fiiller cümlede fiil vasıtasıyla ifade edilen eylemin ilişkisini belirler.
Modal fileden sonraki ikinci fiil mastar halde cümlenin sonunda bulunur.

  • können (yapabilmek/ -ebilmek) – Yetenek / Olasılık

    Ich kann gut schwimmen.
    = İyi yüzebiliyorum.
    Das Auto ist kaputt. Wir können nicht weiter fahren.
    = Araba bozuk. Yola devam edemiyoruz.
    Können Sie mir helfen?
    = Bana yardım edebilir misiniz?
    Die Medikamente kann man nur mit Rezept kaufen.
    = Bu ilaçlar yalnızca reçete ile alınabilir.
  • dürfen (izinli olmak) – izin / yasak

    Hier dürfen Sie nicht rauchen!
    = Burada sigara içemezsiniz (izin yok anlamında)!
    Die Bank darf das Geld für das Mittagessen abbuchen.
    = Banka, öğle yemeği parasını hesaptan çekebilir.
  • müssen (-meli/ -malı) – görev / gereklilik

    Ich muss den Aufsatz bis morgen schreiben.
    = Kompozisyonu yarına kadar yazmak zorundayım.
    Ich muss zum Hauptplatz.
    = "Hauptplatz"a (ana meydan) gitmem gerekiyor.
    Hier musst du den Namen angeben.
    = Burada adını belirtmelisin.
  • wollen (istemek) – dilek / niyet

    Wir wollen am Wochenende an die Ostsee fahren.
    = Hafta sonunda Baltık Denizine gitmek istiyoruz.
    Ich will dich heiraten.
    = Seninle evlenmek istiyorum.
    Wollen wir etwas essen?
    = Bir şey yiyelim mi?
  • sollen (-meli, -malı) – görev / tekrarlanan teklif

    Du sollst deiner Oma helfen.
    = Büyük annene yardım etmen gerekiyor.
    Der Arzt sagt, ihr sollt mehr Obst essen.
    = Doktor diyor ki, daha fazla meyve yemeliymişsiniz.
    Soll ich den Notarzt rufen?
    = Ambulansı arayayım mı?
  • Mögen (hoşlanmak) - hoşlanma
    Modal fiil „mögen“ modal fiili, cümlede yalnız durur.

    Ich mag keine Schokolade.
    = Çikolatadan hoşlanmıyorum.
    Ich mag türkisches Essen.
    = Türk yemeklerinden hoşlanıyorum.
  • möchten (istemek) – dilek
    Modal fiil “ möchten” mögen fiilinin Konjunktiv II’daki dil bilgisi biçimidir ve kendine has anlamı vardır = dilek

    Ich möchte mit Frau Riedel sprechen.
    = Bayan Riedel ile konuşmak istiyorum.
    Wie möchten die Deutschen am liebsten wohnen?
    = Almanlar en çok nasıl ikamet etmek isterler?
    Ich möchte eine Massage haben.
    = Bir masaj yaptırmak istiyorum
  • ihtiyacı olmak + zu + mastar
    "müssen" modal fiilinin olumsuz haldeki kullanımının yerine, eğer gereklilik söz konusuysa, sıklıkla "nicht brauchen" yapısı da geçebilmektedir. Bu durumda bir kişinin bir şeyi yapmak zorunda olmadığı ifade edilmiş olur. Böyle bir yapıda "brauchen" (ihtiyacı olmak) bir modal fiil gibi kullanılır ve olumsuzlayıcı bir sözcük ve mastar gerektiren "zu" yapısıyla oluşturulur.

    Wir müssen morgen nicht früh aufstehen, denn es ist Wochenende.
    = Yarın erken kalkmak zorunda değiliz, çünkü (yarın) hafta sonu.
    Wir brauchen morgen nicht früh aufzustehen, denn es ist Wochenende.
    = Yarın erken kalkmamıza gerek yok, çünkü hafta sonu.

    "brauchen" aynı zamanda "erst", "nur (einfach), "bloß", "kaum" gibi kısıtlayıcı anlamdaki sözcüklerle birlikte kullanılarak olumlu haldeki bir gereklilik ifadesi oluşturulur.

    Du brauchst erst nächste Woche einzukaufen, noch haben wir viel zu essen und zu trinken.
    = Ancak haftaya alışveriş yapmana gerek olacak, şimdilik yiyecek ve içecek çok şeyimiz var.
    Um erfolgreich zu werden, brauchst du nur etwas mehr zu arbeiten, dann schaffst du es bestimmt.
    = Başarılı olmak için sadece birazcık daha fazla çalışmaya ihtiyacın var, o zaman mutlaka başarırsın.

Eğer içerik açıksa, ikinci fiil olmadan modal fiil kullanılabilir.

Ich muss zum Arzt.
= Doktora gitmek zorundayım.
Ich backe die Pizza. Du kannst es nicht!
= Ben pizzayı pişiririm. Sen yapamıyorsun.

Modal fiil çekimlenirken 1.ve 3. tekil kişi çekimleri aynıdır.

können
yapabilmek
ich kann
wir können
du kannst
ihr könnt
er, sie, es kann
sie, Sie können
dürfen
müsaadesi olmak
ich darf
wir dürfen
du darfst
ihr dürft
er, sie, es darf
sie, Sie dürfen
müssen
zorunda olmak
ich muss
wir müssen
du musst
ihr müsst
er, sie, es muss
sie, Sie müssen
wollen
istemek
ich will
wir wollen
du willst
ihr wollt
er, sie, es will
sie, Sie wollen
sollen
yapması istenilmek
ich soll
wir sollen
du sollst
ihr sollt
er, sie, es soll
sie, Sie sollen
mögen
modalverben.modalverben_mоеgen
ich mag
wir mögen
du magst
ihr mögt
er, sie, es mag
sie, Sie mögen
möchten
modalverben.modalverben_mоеchten
ich möchte
wir möchten
du möchtest
ihr möchtet
er, sie, es möchte
sie, Sie möchten

Modal fiil belirsiz kişi zamiri “man” ile de bağlantılıdır. – her zaman 3.tekil kişi de.

man kann
Bu yapılabilir
Hier kann man gut essen.
Burada iyi yemek yenilebilir.
man muss
Bunu yapmalı
Das muss man noch heute machen.
Bunu bugün yapmalı.
man soll
bunu yapmalı(ymış)
Das soll man wiederholen.
Bu tekrar edilmeliymiş.
man darf
buna müsaade var
In diesem Raum darf man rauchen.
Bu odada sigara içmeye müsaade var./ Burada sigara içilebilir.

Birleşik fiiller

Ayrılabilen ve ayrılamayan bileşik fiiller vardır.

Bileşik fiiller ön ek ve fiilden oluşur.

einkaufen
alışveriş yapmak
ein + kaufen (= satın almak)
verstehen
anlamak
ver + stehen (= durmak)

Ayrılabilen Fiiller

Ön ek vurgulanır. Sözlükte ön ek fiilin başına gelmiş şekilde buluruz: einkaufen (= alışveriş yapmak)

Ich gehe gleich einkaufen.
= Birazdan alışverişe gidiyorum.
Ich kaufe nicht so gern ein.
= Ben alışveriş yapmaktan hoşlanmıyorum.
Gestern kaufte sie den ganzen Tag ein.
= Dün tüm gün alışveriş yaptı.
Er sieht elegant aus.
= O şık görünüyor.

Ön ek fiilin anlamını değiştirir. (“Einpacken” paket anlamına gelirken “ packen” paketlemek anlamına gelir.)

Präsens ve Präteritum’da ön ek, cümlenin sonunda bulunur.

Partizip Perfekt’te „-ge“ ön ek ve fiilin arasıında durur.

kaufen (= satın almak) ein-ge-kauft

Du hast aber viel eingekauft!
= Amma da çok alışveriş yapmışsın!

Ayrılabilen fiillerde ön ekler:

ab- (= -den itibaren)
abfahren (= kalkmak / hareket etmek (araç için))
an- (= yanında / yakınında)
ankommen (= varmak) , anprobieren (= bir giysiyi denemek)
auf- (= üstünde)
aufstehen (= ayağa kalkmak / yataktan kalkmak)
aus- (= -den / -dan)
austragen (= dağıtmak) , aussehen (= görünmek)
bei- (= -da / - de / yanında / yakınında)
beibringen (= öğretmek)
ein- (= bir)
einkaufen (= alış veriş yapmak) , einpacken (= (çantayı/bavulu) toplamak)
los- (= -siz / -sız)
losgehen (= hareket etmek / yola çıkmak)
mit- (= ile)
mitkommen (= birlikte gelmek) , mitnehmen (= yanına almak)
nach- (= -a / -e doğru)
nachmachen (= taklit etmek)
vor- (= önünde)
vorstellen (= tanıştırmak)
zu- (= -a / -e doğru)
zumachen (= kapatmak) , (da)zunehmen (= ilave etmek)

Ayrılamayan Fiiller

Ön ek vurgulanır.

Ich kann das nicht verstehen.
= Bunu anlayamıyorum.

Ön ek fiilin anlamını değiştirir. („Verstehen“, „stehen“ fiilinin yaptığını yapmaz)

Präsens ve Präteritum’da ön ek fiille birlikte bulunur.

Ich verstehe das nicht.
= Bunu anlamıyorum.
Den Urlaub verbrachte sie in den Alpen.
= Tatilini Alpler'de geçirdi.

Partizip Perfekt’te "ge-" bulunmaz.

verstehen (= anlamak) verstanden (= anladı)

Du hast aber nichts verstanden!
= Ama sen hiçbir şey anlamadın!

bekommen (= edinmek) bekommen (= edindi)

Ich habe einen neuen Computer bekommen.
= Yeni bir bilgisayar edindim.

Ayrılamayan fiillerde ön ekler:

be-
bekommen (= edinmek)
ge-
gefallen (= hoşa gitmek)
emp-
empfehlen (= tavsiye etmek)
ent-
entschuldigen (= özür dilemek)
er-
erzählen (= anlatmak)
miss-
missbrauchen (= suistimal etmek)
ver-
verstehen (= anlamak)
zer-
zerstören (= tahrip etmek)

Emir Cümlesi

Emir cümleleri karşı tarafa yöneltilen isteklerde, komutlarda, öğüt ve önerilerde kullanılır.

Emir cümlesi aşağıdaki biçimde yapılır:

du (= sen)
du (sen) – bir kişi için
ihr (= siz (ikinci çoğul şahıs))
ihr (siz / ikinci çoğul şahıs) iki veya daha fazla kişiye yönelik hitaplarda
Sie (= siz)
Sie (Nezaket bildiren "siz" şahsı) – bir veya daha fazla kişi için kibar form

“Du” (ikinci tekil şahıs) için emir cümlesi, kişi zamiri “du” olmadan ve “-st” son eki olmadan kurulur.

  • du kommst (= Sen geliyorsun) Komm! (= Gel!)
  • du gibst (= Sen veriyorsun.) Gib! (= Ver!)
  • du nimmst (= Sen alıyorsun.) Nimm! (= Al!)
  • du gehst (= Sen gidiyorsun.) Geh! (= Git!)
Geh ins Fitnesstudio!
= Spor salonuna git!

İkinci çoğul şahsa (ihr) yönelik emir cümlesinde, kişi zamiri (ihr) kullanılmaz.

  • ihr kommt (= Siz (ikinci çoğul şahıs) geliyorsunuz.) Kommt! (= Gelin!)
  • ihr gebt (= Siz (ikinci çoğul şahıs) veriyorsunuz.) Gebt! (= Verin!)
  • ihr nehmt (= Siz (ikinci çoğul şahıs) alıyorsunuz.) Nehmt! (= Alın!)
  • ihr feiert (= Kutluyorsunuz.) Feiert! (= Kutlayın!)
Feiert, tanzt und trinkt mit mir!
= Kutlayın, dans edin ve için benimle!

Nezaket bildiren “Sie” (siz) için emir cümlesi, kelime sırası değiştirilerek yapılır.

  • Sie gehen (= Siz gidiyorsunuz.) Gehen Sie! (= Gidiniz!)
  • Sie geben (= Siz veriyorsunuz) Geben Sie! (= Veriniz!)
  • Sie kommen (= Siz geliyorsunuz.) Kommen Sie! (= Geliniz!)
  • Sie nehmen (= Siz alıyorsunuz) Nehmen Sie! (= Alınız!)
  • Sie ziehen an (= Siz giyiyorsunuz) Ziehen Sie an! (= Giyiniz!)
Ziehen Sie einen Anzug an!
= Elbise giyiniz!

2. ve 3. tekil şahıs çekimlerinde nokta alan fiillerin emir kipinde bu noktalar düşer.

  • du schläfst (= sen uyuyorsun) Schlaf! (= Uyu!)
  • du fährst (= Sen sürüyorsun) Fahr! (= Sür!)

„-t”, „-d”, „-ig”, „-er”, „-el” ile biten fiil kökleri olan fiiller „du (sen) biçiminde“ -e son ekini alırlar.

  • du wartest (= sen bekliyorsun) Warte! (= Bekle!)
  • du entschuldigst dich (= Sen özür diliyorsun.) Entschuldige dich! (= Özür dile!)
  • du lächelst (= Sen gülümsüyorsun.) Lächle! (= Gülümse!)

Düzensiz emir kipleri

sein (= olmak)

  • du (= sen) Sei! (= Ol!)
  • ihr (= siz (ikinci çoğul şahıs)) Seid! (= Olun!)
  • Sie (= siz) Seien Sie! (= Olunuz!)

haben (= sahip olmak)

  • du (= sen) Hab! (= Sahip ol!)
  • ihr (= siz (ikinci çoğul şahıs)) Habt! (= Sahip olun!)
  • Sie (= siz) Haben Sie! (= Sahip olunuz!)

werden (= olmak)

  • du (= sen) Werde! (= Ol!)
  • ihr (= siz (ikinci çoğul şahıs)) Werdet! (= Olun!)
  • Sie (= siz) Werden Sie! (= Olunuz!)

"Biz" şahsına yönelik emir kipi

“wir” formunda emir cümlesi kelime sırasının değiştirilmesi ile yapılır.

  • wir gehen (= biz gidiyoruz) Gehen wir! (= Gidelim!)
  • wir kommen (= biz geliyoruz) Kommen wir! (= Gelelim!)
  • wir geben (= biz veriyoruz) Geben wir! (= Verelim!)
  • wir nehmen (= biz alıyoruz) Nehmen wir! (= Alalım!)
Gehen wir hin!
= Oraya gidelim!
Kaufen wir es hier!
= Onu buradan alalım!

Präteritum (Geçmiş Zaman)

Präteritum, çoğunlukla bir olayın hikaye edilerek aktarımına yönelik bir geçmiş zaman şeklidir.
Präteritum yazılı metinlerde kullanılır.

"Präteritum" geçmiş zamanında 1. ve 3. kişilerin fiil çekimleri her zaman aynıdır.

Düzenli fiiller "Präteritum"da şu son ekleri alarak çekilir:

  • ich (= ben)
–te
  • du (= sen)
–test
  • er (= o (erkek))
  • sie (= o (dişi zamir))
  • es (= o (nötr varlıklar için))
–te
  • wir (= biz)
-ten
  • ihr (= siz)
-tet
  • sie (= onlar )
  • Sie (= Siz)
-ten
kaufen (= satın almak)
ich kaufte
wir kauften
du kauftest
ihr kauftet
er, sie, es kaufte
sie, Sie kauften

Fiil kökü son ekiyle düzenli fiiller:

-t-
arbeiten
-d-
baden
-tm-
atmen
-chn-
zeichnen
-ffn-
öffnen
  • ich (= ben)
-ete
  • du (= sen)
-etest
  • er (= o (erkek))
  • sie (= o (dişi zamir))
  • es (= o (nötr varlıklar için))
-ete
  • wir (= biz)
-eten
  • ihr (= siz)
-etet
  • sie (= onlar )
  • Sie (= Siz)
-eten
warten (= beklemek)
ich wartete
wir warteten
du wartetest
ihr wartetet
er, sie, es wartete
sie, Sie warteten

Düzensiz fiiller "Präteritum"da şu son ekleri alarak çekilir:

  • ich (= ben)
  • du (= sen)
-st
  • er (= o (erkek))
  • sie (= o (dişi zamir))
  • es (= o (nötr varlıklar için))
  • wir (= biz)
-en
  • ihr (= siz)
-t
  • sie (= onlar )
  • Sie (= Siz)
-en
gehen (= gitmek/yürümek)
ich ging
wir gingen
du gingst
ihr gingt
er, sie, es ging
sie, Sie gingen
lassen (= bırakmak)
ich ließ
wir ließen
du ließt
ihr ließt
er, sie, es ließ
sie, Sie ließen
Er ließ wieder seinen Kampfhund ohne Beißkorb und Leine frei im Haus herumlaufen.
= Yine dövüş köpeğinin ağızlıksız ve tasmasız halde evin içinde serbestçe dolaşmasına izin verdi.

Bir metnin tümü "Perfekt" geçmiş zamanında yazılmış olsa da “haben”, “sein” ve modal fiillerin geçmiş zamanında neredeyse her zaman "Präteritum" geçmiş zamanı kullanılır.

Präteritum’da fiillerin 1. ve 3. Kişi çekimleri her zaman aynıdır.

haben (= sahip olmak)
ich hatte
wir hatten
du hattest
ihr hattet
er, sie, es hatte
sie, Sie hatten
Alle Schülerinnen und Schüler hatten gute Noten.
= Tüm kız ve erkek öğrencilerin notları iyiydi.
sein (= olmak)
ich war
wir waren
du warst
ihr wart
er, sie, es war
sie, Sie waren
Letztes Schuljahr war ein gutes Jahr.
= Geçen eğitim yılı iyi bir yıldı.
können (= yapabilmek)
ich konnte
wir konnten
du konntest
ihr konntet
er, sie, es konnte
sie, Sie konnten
Ich konnte nicht dorthin fahren.
= Ben oraya gidemedim.
müssen (= zorunda olmak)
ich musste
wir mussten
du musstest
ihr musstet
er, sie, es musste
sie, Sie mussten
Für meinen Job als Journalistin musste ich meine Aussprache verbessern.
= Gazetecilik mesleğim gereği telaffuzumu düzeltmek zorundaydım.
dürfen (= müsaadesi olmak)
ich durfte
wir durften
du durftest
ihr durftet
er, sie, es durfte
sie, Sie durften
Ich durfte einen Kurs in Schwerin besuchen.
= Schwerin'de bir kursa gitme hakkına sahip oldum.
wollen (= istemek)
ich wollte
wir wollten
du wolltest
ihr wolltet
er, sie, es wollte
sie, Sie wollten
Ich wollte schnell neue Leute kennen lernen.
= Hızlıca yeni insanlarla tanışmak istiyordum.
sollen (= yapılması istenmek)
ich sollte
wir sollten
du solltest
ihr solltet
er, sie, es sollte
sie, Sie sollten
Ich sollte einen Kurs in Berlin besuchen.
= Berlin'de bir kursa gitmem gerekiyordu.
mögen (= hoşlanmak)
ich mochte
wir mochten
du mochtest
ihr mochtet
er, sie, es mochte
sie, Sie mochten
Ich mochte dich nicht
= Senden hoşlanmıyordum.

Perfekt (Geçmiş zaman)

Perfekt bir geçmiş zaman biçimidir.

Perfekt yardımcı filler (“haben” ya da “sein”)’ın özneye göre çekimlenmiş şekli ve cümlenin sonunda Partizip Perfekt (fiilin 3. hali) kullanılarak yapılır.

Perfekt = haben / sein + … + Partizip Perfekt

Partizip Perfekt (Fiilin 3. hali)

Düzenli fiiller "Präteritum"da şu son ekleri alarak çekilir:

Fiilin köküne şu uygulanır: Ön ek “ge-“ ve son ek “-t”.

  • machen (= yapmak) ge–mach–t
  • kaufen (= satın almak) ge–kauf–t
  • zeigen (= göstermek) ge-zeig-t
Ich habe ihr ein paar wichtige Gebäude gezeigt.
= Ona birkaç önemli binayı gösterdim.

Fiil kökünün sonu “-t-“, “-d-“, “-tm-“, „-chn-“, „-ffn-“ ile biten fiillerde; fiil köküne ön ek “ge-“ ve son ek “-et” getirilir.

  • warten (= beklemek) ge–wart–et
  • baden (= banyo yapmak) ge–bad–et
  • atmen (= nefes almak) ge–atm–et
  • zeichnen (= çizmek) ge–zeichn–et
  • öffnen (= açmak) ge–öffn-et

Düzensiz fiiller "Präteritum"da şu son ekleri alarak çekilir:

Düzensiz fiillerin Perfekt zamanındaki biçimleri ezberlenerek öğrenilmelidir. Bunlar çoğunlukla “-en” ile biterler.

  • treffen (= buluşmak) getroffen
Wen hast du im Park getroffen?
= Parkta kiminle buluştun?
  • denken (= düşünmek) gedacht
Gestern habe ich ganz intensiv an dich gedacht.
= Dün çok yoğun bir şekilde seni düşündüm.

Ayrılabilen Fiiller

Düzenli ve düzensiz ayrılabilen fiillerde, ön ek “ge-“ fiilin ön ekiyle fiil kökünün arasında bulunur.

  • einkaufen (= alış veriş yapmak) ein–ge–kauf–t
  • ausfüllen (= doldurmak) aus–ge–füll-t
  • aufstehen (= kalkmak) auf–ge–stand–en
Dort haben wir zuerst einen Haufen von Formularen ausgefüllt.
= Orada öncelikle bir yığın form doldurduk.

“ge-“ olmayan Partizip Perfekt

Düzenli ve düzensiz ayrılamayan fiillerde, („be-”, „ge-”, „emp-”, „ent-”, „er-”, „miss-”, „ver-”, „zer-” ile başlayan) “ge-“ ön eki yoktur.

  • bestehen (= (sınavı) geçmek) bestand–en
  • gefallen (= hoşa gitmek) gefall–en
  • empfinden (= algılamak) empfund–en
  • entschuldigen (= özür dilemek) entschuldig–t
  • erzählen (= anlatmak) erzähl–t
  • missbrauchen (= suistimal etmek) missbrauch–t
  • verstehen (= anlamak) verstand–en
  • zerstören (= tahrip etmek) zerstör–t
Ich habe schon versucht, den Computer zu starten.
= Bilgisayarı açmaya çalıştım.
Zuerst haben wir uns bei der Ausländerbehörde im Stadthaus erkundigt.
= Önce belediyedeki Yabancılar Dairesinden bilgi edindik.

Sonu “-ieren” ile biten fiiller “ge-“ almaz ve her zaman düzenlidir.

  • informieren (= bilgi vermek) informier–t
  • studieren (= üniversitede öğrenim görmek) studier–t
Hast du es schon kontrolliert?
= Kontrol ettin mi?
Hast du ein Virenprogramm installiert?
= Bir virüs koruma programı yükledin mi?

“sein” ile Perfekt

Yardımcı fiil olan “sein” aşağıdaki durumlarda kullanılır:

  • Eğer fiil öznenin bir hareketini ifade ediyorsa: „kommen“, „gehen“, „laufen“, „springen“, „ziehen“

    Wir sind nach Wien gekommen.
    = Viyana'ya geldik.
    Er ist erst spät nach Hause gekommen.
    = O ancak geç saatte eve geldi.
    Ich bin ins Kino gegangen.
    = Sinemaya gittim.
    Sie ist vor kurzem von der Türkei nach Deutschland gezogen.
    = Kısa bir süre önce Türkiye'den Almanya'ya taşındı / göç etti.
  • Öznenin durum değişikliğinde: „aufwachen“, „einschlafen“, „wachsen“, „sterben“

    Ich bin sofort eingeschlafen.
    = Hemen uykuya daldım.
    Du bist aber groß gewachsen!
    = Boyun amma da uzamış!
    Hermann Hesse ist 1962 in der Schweiz gestorben.
    = Hermann Hesse 1962'de İsviçre'de öldü.
  • Fiillerde:

    sein
    olmak
    Ich bin gestern im Kino gewesen.
    Dün sinemadaydım.
    werden
    olmak
    Sie ist Mathematiklehrerin geworden.
    O, matematikçi oldu.
    bleiben
    kalmak
    Die ganze Woche ist er wegen der Grippe zu Hause geblieben.
    Grip nedeniyle tüm hafta boyunca evde kaldı.
    passieren
    vuku bulmak
    Was ist passiert?
    Ne oldu?
    geschehen
    olup bitmek
    Was ist geschehen?
    Ne oldu?
    begegnen
    rastlamak
    Ich bin ihm im Park begegnet.
    Ona parkta rastladım.

“haben” ile Perfekt

Yardımcı fiil olan “haben” akkusativ (-i hali) alan tüm fiillerde kullanılır. (Fiil öznenin hareketi olsa bile.)

Ich habe die reservierten Karten für die Sonntagsvorstellung abgeholt.
= Pazar gösterisinin rezerve edilmiş olan biletlerini gidip aldım.
Sie haben das gleiche Kleid gekauft.
= Aynı elbiseyi satın aldılar.
Was hast du ihr gegeben?
= Ona ne verdin?
Ich habe den Berg schon mehrmals bestiegen.
= O dağa daha önceden birçok kez çıktım.

Yardımcı fiil olan “haben” bütün dönüşlü fiillerde ("reflexive Verben") kullanılır. (Fiil öznenin hareketi olsa bile.)

Die Kinder haben sich vor dem Schlafen gewaschen.
= Çocuklar uyumadan önce yıkandılar.
Ich habe mich an das Fenster gesetzt.
= Pencerenin kenarına oturdum.

Dönüşlü Fiiller

Bazı fiiller dönüşlü zamir “sich” ile kullanılır.

sich beeilen
= acele etmek
sich freuen
= sevinmek
sich interessieren
= ilgilenmek
sich fühlen
= hissetmek
sich treffen
= buluşmak

Dönüşlü zamir, işi öznenin yaptığı anlamına gelir.

sich waschen
yıkanmak
Der Junge wäscht sich.
Oğlan yıkanıyor.
sich kämmen
taranmak
Die Mädchen kämmen sich.
Kızlar taranıyor.
sich verletzen
yaralanmak
Ich habe mich verletzt.
Yaralandım.

Dönüşlü fiil çekimlenmiş olmalıdır.

sich waschen (= yıkanmak)
ich wasche mich
wir waschen uns
du wäschst dich
ihr wascht euch
er, sie, es wäscht sich
sie, Sie waschen sich

Dönüşlü bir fiil Akkusativ gerektirirse, dönüşlü zamir değişir.

sich (die Hände) waschen (= ellerini yıkamak)
ich wasche mir die Hände
wir waschen uns die Hände
du wäschst dir die Hände
ihr wascht euch die Hände
er, sie, es wäscht sich die Hände
sie, Sie waschen sich die Hände

Bazı fiiller dönüşlü haldeki kullanımlarının yanısıra işteş (karşılıklığa dayalı) bir bağlantıda da kullanılabilirler. İşteş bir bağlantıda/ilişkide her zaman en az iki kişi yer alır. Bu nedenle fiil ve işteşlik zamiri her zaman çoğul haldedir.

İşteş fiiller yalnızca çoğul haldeki öznelerle kullanılır. Bu nedenle dönüşlü zamirlerin çoğul halleri (uns, euch, sich) kullanılır.

  • sich kennenlernen (= tanışmak) Wir haben uns in der Grundschule kennen gelernt. (= Biz ilkokulda tanıştık.) Ich habe Helga in der Grundschule kennengelernt. Helga hat mich in der Grundschule kennen gelernt. (= Ben Helga ile ilkokulda tanıştım. Helga benimle ilkokulda tanıştı.)
  • sich gut verstehen (= birbiriyle iyi anlaşmak) Wir haben uns sofort gut verstanden. (= Birbirimizle iyi anlaştık.)
  • sich begrüßen (= selamlaşmak) Herr Hansen und seine Nachbarin begrüßen sich jeden Morgen auf der Straße. (= Bay Hansen ile hanım komşusu her sabah yolda selamlaşıyorlar.) Herr Hansen begrüßt seine Nachbarin; Die Nachbarin begrüßt Herrn Hansen. (= Bay Hansen hanım komşusunu selamlıyor; Hanım komşu bay Hansen'i selamlıyor.)

Edilgen Çatı

Edilgen çatı cümlede bildirilen eylemin, faili yerine kendisinin ön plana çıkartılması durumunda kurulur.

In einem Restaurant wirst du praktisch ausgebildet.
= Bir restoranda pratik bir eğitimden geçirilirsin.

Edilgen çatıda “werden” yardımcı fiili çekimlenir ve fiilin Partizip II (Geçmiş zaman ortacı) biçimi cümle sonuna yerleştirilir.

Aktiv (= Etken çatı)

Ich koche die Suppe.
= Ben çorbayı pişiriyorum.
Der Lehrer korrigiert die Tests.
= Öğretmen sınav kağıtlarını düzeltiyor.

Passiv (= Edilgen çatı)

Die Suppe wird gekocht.
= Çorba pişiriliyor.
Die Tests werden korrigiert.
= Sınav kağıtları(ndaki hatalar) düzeltiliyor.

İşi yapan kişi “von + Dativ” şeklinde ifade edilebilir.

Die Suppe wird von mir gekocht.
= Çorba benim tarafından pişiriliyor.
Die Teste werden vom Lehrer korrigiert.
= Sınav kağıtları(ndaki hatalar) öğretmen tarafından düzeltiliyor.

Modal fiillerin edilgen çatıyla kullanımı

Edilgen çatı "können, müssen, dürfen ve sollen" modal fiilleriyle de kullanılabilir. Modal fiil bu durumda Präsens (şimdiki zaman) ya da Präteritum (geçmiş zaman) zamanında olabilir. Bu durumda modal fiilin yanı sıra "werden" yardımcı fiili ve esas fiilin "Partizip II" şekli kullanılır.

Etken çatı Edilgen çatı
Der Vater kann das Auto reparieren.
Baba arabayı tamir edebiliyor/edebilir.
Das Auto kann von dem Vater repariert werden.
Otomobil baba tarafından tamir edilebilir/edilebiliyor.
Die Mutter muss die Kinder zur Schule bringen.
Anne çocukları okula götürmek zorunda.
Die Kinder müssen von der Mutter zur Schule gebracht werden.
Çocuklar anne tarafından okula götürülmeliler.
Die Kinder dürfen den Computer benutzen.
Çocuklar bilgisayarı kullanabilirler.
Der Computer darf von den Kindern benutzt werden.
Bilgisayar çocuklar tarafından kullanılabilir/kullanılabiliyor.
Die Kinder sollen die Betten machen.
Çocuklar yatakları yapmalılar.
Die Betten sollen von den Kindern gemacht werden.
Yataklar çocuklar tarafından yapılmalı.

Edilgen çatının Präteritum (geçmiş) zamanında kullanımı

Präteritum zamanındaki edilgen çatı "werden yardımcı fiilinin Präteritum haliyle" ve esas fiilin "Partizip II" şekliyle kurulur.

Edilgen çatının Präsenz (şimdiki zaman) ile kullanımı Edilgen çatının Präteritum zamanında kullanımı
Ich werde in einem Restaurant ausgebildet.
Ben bir lokantada eğitiliyorum.
Ich wurde in einem Restaurant ausgebildet.
Ben bir lokantada eğitildim (Präteritum).
Du wirst in einem Restaurant ausgebildet.
Sen bir lokantada eğitiliyorsun.
Du wurdest in einem Restaurant ausgebildet.
Sen bir lokantada eğitildin (Präteritum).
Er/sie/es wird in einem Restaurant ausgebildet.
O bir lokantada eğitiliyor.
Er/sie/es wurde in einem Restaurant ausgebildet.
O bir lokantada eğitildi (Präteritum).
Wir werden in einem Restaurant ausgebildet.
Biz bir lokantada eğitiliyoruz.
Wir wurden in einem Restaurant ausgebildet.
Biz bir lokantada eğitildik (Präteritum).
Ihr werdet in einem Restaurant ausgebildet.
Siz bir lokantada eğitiliyorsunuz.
Ihr wurdet in einem restaurant ausgebildet.
Siz bir lokantada eğitildiniz (Präteritum).
Sie/sie werden in einem Restaurant ausgebildet.
Onlar bir lokantada eğitiliyorlar.
Sie/sie wurden in einem Restaurant ausgebildet.
Onlar bir lokantada eğitildiler (Präteritum).
Weißt du nicht, Mama, Neymar wurde doch bei der letzten WM am Rücken verletzt!
= Bilmiyor musun anne, Neymar son Dünya Kupasında sırtından sakatlandı.
Das Formular wurde nicht richtig ausgefüllt.
= Form doğru doldurulmadı.
Das Geld wurde gestern abgebucht.
= Para dün (hesaptan) çekildi.
Frau Müller wurde nicht zur Geburtstagsparty von Ihrer Nachbarin eingeladen.
= Bayan Müller komşusunun yaş günü partisine davet edilmedi.
Auf der Party wurde gestern viel getanzt und gelacht.
= Dünkü partide çokça dans edildi ve gülüşüldü.

Dilek şart kipi

Konjunktiv II (dilek şart / olanak kipi), Almancada ricaları, varsayıma dayalı dilek ve arzuları, olasılıkları ve tahminleri ifade etmek için kullanılır. Konjunktiv II "würden“ yardımcı fiiliyle kurulur, cümlenin sonundaki diğer fiil mastar haldedir.

"würden“ şu şekilde çekimlenir:

würden (= "werden" fiilinin dilek şart kipi)
ich würde
wir würden
du würdest
ihr würdet
er, sie, es würde
sie, Sie würden
Würden Sie mir bitte Ihre Telefonnummer sagen?
= Bana lütfen telefon numaranızı söyler misiniz?
Was würden Sie empfehlen?
= Ne tavsiye edersiniz?

"sein“ ve "haben“ fiillerinin Konjunktiv II hali bu fiillerin Präteritum hali gibidir, ancak ilk sesli harf nokta alır.

haben (= sahip olmak)
ich hätte
wir hätten
du hättest
ihr hättet
er, sie, es hätte
sie, Sie hätten
sein (= olmak)
ich wäre
wir wären
du wärst
ihr wäret
er, sie, es wäre
sie, Sie wären
können (= yapabilmek)
ich könnte
wir könnten
du könntest
ihr könntet
er, sie, es könnte
sie, Sie könnten
müssen (= zorunda olmak)
ich müsste
wir müssten
du müsstest
ihr müsstet
er, sie, es müsste
sie, Sie müssten
dürfen (= müsaadesi olmak)
ich dürfte
wir dürften
du dürftest
ihr dürftet
er, sie, es dürfte
sie, Sie dürften
sollen (= -meli / -malı / yapılması istenmek)
ich sollte
wir sollten
du solltest
ihr solltet
er, sie, es sollte
sie, Sie sollten

Konjuntiv II ile bir dilek ifade edilebilir. Burada, sıklıkla „doch“, „bloß“ ve „nur“ kelimeleri kullanılır.

Wenn er doch bald kommen würde!
= Keşke yakında gelse!
Wenn ich nur Urlaub hätte!
= Keşke tatilde olsam!
Wenn du bloß anrufen würdest!
= Keşke arasan!
Ach, wenn ich ihn heute noch treffen würde!
= Ah, bugün onunla bir buluşabilsem!

Konjunktiv ile tavsiye ifade edilebilir. Bununla birlikte modal fiil „sollen“ kullanılır.

Du solltest im Bett liegen.
= Yatakta kalmalısın.
Er sollte zum Arzt gehen.
= Doktora gitmeli.
Du solltest dir eine neue Brille kaufen.
= Yeni bir gözlük satın almalısın.

Konjunktiv ile gerçekte olmayanı/olasılığı ifade edebiliriz.

Wenn du schneller laufen könntest, würden wir den Bus nicht verpassen.
= Daha hızlı koşabilsen, otobüsü kaçırmayız.

Konjunktiv ile bir tahmin dile getirilebilir.

Es ist zwar noch nicht sehr spät, aber er könnte schon zu Hause sein.
= Gerçi vakit henüz çok geç değil ama evde olabilir.

Kibarca ricalar, konjunktiv II ile yapılan soru cümleleriylw ifade edilebilir.

Könnten Sie das Fenster zumachen?
= Pencereyi kapatabilir misiniz?
Könntest du das Radio reparieren?
= Radyoyu tamir edebilir misin?
Würden Sie das Radio anmachen?
= Radyoyu açar mısınız?
Würdest du mir einen Stift leihen?
= Bana bir kalem ödünç verir misin?
Könnte ich das Fenster wieder zumachen?
= Pencereyi kapatabilir miyim?
Dürfte ich Ihre Reisetasche auf die Gepäckablage legen?
= Seyahat çantanızı bagaj rafına koyabilir miyim?
Könntest du mir bitte helfen, den Koffer nach oben zu tragen?
= Valizi yukarı taşımama yardım eder misin, lütfen?

Futur I (gelecek zaman)

Gelecekteki bir eylemi ya da gelecekte amaçlanan bir davranışı ifade etmek için Almancada çoğu zaman Präsens (Şimdiki zaman) zamanının zamansallık ifade eden bir sözcükle birlikte kullanılması yeterli olur.

Wir ziehen in einem Monat nach Hamburg um.
= Bir ay sonra Hamburg'a taşınıyoruz.
Ich sehe morgen den neuen Film von James Bond.
= Yarın James Bond'un yeni filmini izleyeceğim.

Futur I (Gelecek zaman) gelecekteki bir eylemin doğrudan ifade edildiği bir zamandır. Futur I zamanı, "werden" yardımcı fiili ve ilgili fiilin mastar halinin cümlenin sonuna yerleştirilmesiyle kurulur.

lernen
-ebilmek
Ich werde sehr viel lernen.
Ben çok şey öğreneceğim.
Wir werden sehr viel lernen.
Biz çok şey öğreneceğiz.
Du wirst sehr viel lernen.
Sen çok şey öğreneceksin.
Ihr werdet sehr viel lernen.
Siz çok şey öğreneceksiniz.
Er/sie/es wird sehr viel lernen.
O çok şey öğrenecek.
Sie/sie werden sehr viel lernen.
Onlar çok şey öğrenecekler.
Bei dem Umweltprojekt werde ich sehr viel lernen – andere Dinge als in der Schule.
= Çevre projesinde çok şey öğreneceğim - okuldakilerden başka şeyler.
Ich werde eine schöne Frau heiraten.
= Ben güzel bir kadınla evleneceğim.
Wir werden in einem kleinen Haus mit einem Garten wohnen.
= Biz bahçesi olan küçük bir evde oturacağız.
Wir werden unser ganzes Leben lang glücklich sein.
= Tüm hayatımız boyunca mutlu olacağız.

Fiillerin Halleri

Birçok fiil, bir edatla birlikte bağlantılı olarak kullanılır.
Edatlarla kullanılan fiiller ve bundan sonra gelecek olan ismin hali ne yazık ki ezberlenilerek öğrenilmelidir.

Edatlarla birlikte kullanılan fiil listesi:

achten auf + A
= bir şeye/bir kimseye dikkat etmek
anfangen mit + D
= bir şeye başlamak
sich anmelden für + A
= bir yere kaydolmak
antworten auf + A
= birisine cevap vermek
arbeiten an + D
= bir iş ile uğraşmak
sich ärgern über + A
= bir şeye kızmak
beginnen mit + D
= bir şeye başlamak
sich beschäftigen mit + D
= bir şeyle meşgul olmak
sich beschweren über + A
= bir şeyden/ birisinden şikayet etmek
bestehen aus + D
= bir şeyden oluşmak
bitten um + A
= bir şeyi rica etmek
danken für + A
= bir şey için teşekkür etmek
denken an + A
= bir şeyi hatırlamak
diskutieren über + A
= bir şey hakkında tartışmak
einladen zu + D
= bir şeye davet etmek
sich entschuldigen bei + D / für + A
= birisinden/bir şey için özür dilemek
erfahren von + D
= birisinden haber almak, öğrenmek
fragen nach + D
= bir şeyi sormak
sich freuen über + A / auf + A
= bir şeye sevinmek / bir şeyi sevinçle beklemek
gehören zu + D
= bir yere/bir şeye ait olmak
glauben an + A
= bir şeye inanmak
gratulieren zu + D
= tebrik etmek
grenzen an + D
= sınırı olmak
hoffen auf + A
= ümit etmek
sich interessieren für + A
= ilgilenmek
sich konzentrieren auf + A
= konsantre olmak
sich kümmern um + A
= ilgilenmek, göz kulak olmak
lachen über + A
= bir şeye gülmek
meinen von + D
= demek istemek
reden über + A / von + D
= bir şey hakkında konuşmak
schreiben an + A / mit + D / über + A
= birisine yazmak / birisiyle yazmak / bir şey hakkında yazmak
sorgen für + A / um + A
= bir şey için/ bir kimse için tasalanmak
spielen mit + D
= birisiyle oynamak
sprechen über + A / von + D / mit + D
= bir şey hakkında konuşmak / bir şeyden söz etmek / birisiyle konuşmak
suchen nach + D
= bir şeyi aramak
teilnehmen an + D
= bir yere/bir şeye katılmak
telefonieren mit + D
= birisiyle telefonlaşmak
träumen von + D
= bir şeyi hayal etmek
trinken auf + A
= bir şeyin/birisinin şerefine içmek
sich unterhalten über + A
= bir şey hakkında sohbet etmek
übersetzen in + A / aus + D
= bir dilden bir dile çevirmek
sich verabschieden von + D
= bir şeye / kimseye veda etmek
sich verstehen mit + D
= birisiyle anlaşmak
warten auf + A
= bir şeyi/birisini beklemek
wissen von + D
= bir şeyi bilmek
wohnen bei + D
= birisinin yanında ikamet etmek
zufrieden sein mit + D
= bir şeyden hoşnut olmak
Ich freue mich auf ein Wiedersehen.
= Yeniden görüşmeyi sevinçle bekliyorum.
Sie haben von Ihrem Kind erfahren, dass…
= Çocuklarından öğrendiler ki, ...

Önemli Yapılar:

Birini sormak
Edat + wem / wen?

  • sprechen über + A.
    bir şey/bir kimse hakkında konuşmak
  • sprechen über + A.
    Kimin hakkında?
  • fragen nach + D.
    bir şeyi sormak
  • nach wem?
    Kime göre?
Für wen interessierst du dich?
= Kiminle ilgileniyorsun?

Eğer bir kişiye yönelik bir soru cümlesi kurulacaksa, durum sorusu (ismin -i halinde "wen" veya ismin -e halinde "wem") fiilin gerektirdiği edata göre bulunur.

Birşeyi sormak
Wo + (r) + edat?

  • worüber?
    Ne hakkında?
  • wonach?
    Neyi?
Worauf konzentrieren Sie sich?
= Neye konsantre oluyorsunuz?

Eğer bir nesneye yönelik soru cümlesi kurulacaksa,fiilin gerektirdiği edatın başında "wo-" bulunur. Edatın sesli bir harf ile başlaması durumunda "wo-" ve edat arasına "-r-" getirilir.

Zarf edatlar
da + (r) + edat

  • darüber?
    ona mı?
  • danach?
    ondan sonra?
Darüber muss ich mich wirklich ärgern.
= Buna gerçekten öfkelenmem gerekiyor.

Eğer bir edat zarf yapılacaksa, fiilin gerektirdiği edatın başına "da-" getirilir. Edatın sesli bir harf ile başlaması durumunda, edat ve "da-"nın arasına "-r-" getirilir.

Edat alan fiiller

Almancada çok sayıda fiil sabit bir zarfla birlikte tamlama gerektirir. Cümledeki isim halindeki sözcüğün hangi halde olacağı, kullanılan edatın gerektirdiği hale bağlıdır

warten auf etwas (= bir şeyi beklemek) (İsmin -i hali)
  • der Bus (= otobüs) Ich warte auf den Bus (= Otobüsü bekliyorum.)
  • das Geld (= para) Ich warte auf das Geld. (= Parayı bekliyorum.)
  • die Torte (= turta) Ich warte auf die Torte. (= Turtayı bekliyorum.)
zufrieden sein mit etwas (= bir şeyden hoşnut olmak) (İsmin -e hali)
  • der Urlaub (= tatil) Ich bin zufrieden mit dem Urlaub. (= Tatilimden memnunum.)
  • die Reise (= seyahat) Ich bin zufrieden mit der Reise. (= Seyahatten memnunum.)
  • das Buch (= kitap) Ich bin zufrieden mit dem Buch. (= Kitaptan memnunum.)

Soru eşyanın ne olduğunu ortaya çıkarmaya yönelikse, cümledeki fiilin gerektirdiği edat "wo-" sözcüğünün ardına yerleştirilir. Eğer ilgili edat sesli bir harfle başlıyorsa "wo" ile edat arasına bir "r" harfi yerleşir.Konuya yöneltilen soru bu durumda:

Worauf wartest du?
Neyi bekliyorsun?
Ich warte auf den Bus.
Otobüsü bekliyorum.
Womit bist du zufrieden?
Neyden memnunsun?
Mit dem Urlaub.
Tatilden (memnunum).

Soru kişinin kim olduğunu ortaya çıkarmaya yönelikse ilgili halin sorusu (Akkusativ için "kimi", Dativ için "kime") cümledeki fiilin gerektirdiği edata göre seçilir.

İsmin -i hali İsmin -e hali
der Lehrer
öğretmen
Ich warte auf den Lehrer.
Öğretmeni bekliyorum.
das Hausmädchen
hizmetçi
Ich warte auf das Hausmädchen.
Hizmetçiyi bekliyorum.
Ich bin zufrieden mit dem Hausmädchen.
Hizmetçiden memnunum.
die Lehrerin
(bayan) öğretmen
Ich warte auf die Lehrerin.
Ben bu öğretmeni bekliyorum.
Ich bin zufrieden mit der Lehrerin.
Ben öğretmenden memnunum.
der Urlaub
tatil
Ich bin zufrieden mit dem Urlaub.
Ben tatilden memnunum.

Her zaman -i hali gerektiren zarflı fiiller

„auf, für, gegen, um, über“ gibi zarflar, zarflı bir fiil tamlaması olarak kullanıldığında ismin Akkusativ halini gerektirir.

  • sich interessieren für etwas/jemanden (= birisiyle/bir şeyle ilgilenmek) Wir interessieren uns nicht für Politik / für Politiker. (= Biz politikayla / politikacılarla ilgilenmiyoruz.)
  • sich ärgern über etwas/jemanden (= bir şeye/birisine kızmak) Die Mutter ärgert sich über den Verkehr/ über den Busfahrer. (= Anne trafiğe kızıyor / otobüs şoförüne kızıyor.)

İsmin Dativ halini gerektiren zarflı fiiller:

„bei, mit, nach, aus, unter, von, zu, vor“ gibi zarflar, zarflı bir fiil tamlaması olarak kullanıldığında ismin Dativ halini gerektirir.

Kinder, hört bitte mit dem Spielen auf, das Essen ist fertig!
= Çocuklar lütfen oyuna son verin, yemek hazır!
Hilfst du mir bitte bei den Hausaufgaben?
= Ödevlerimde bana yardım eder misin?

İsmin Akkusativ ya da Dativ halini gerektiren zarflar

"an" ve "in" edatları, edatlı bir fiille birlikte kullanıldıkları takdirde, duruma göre Akkusativ ya da Dativ halini gerektirebilir.

Der Schüler denkt immer an die Schulferien.
= Öğrenci sürekli tatili düşünüyor.
Hans nimmt an einem Italienischkurs teil.
= Hans bir İtalyanca kursuna katılıyor.

"sollen" modal fiili

sollen modal fiili öznel olmayan bir gerekliliği ifade etmede de kullanılır. Bu şekilde bir kullanımda çoğu zaman bir rica, dilek ya da bir emir söz konusu olur.

Ich soll heute bis 22 Uhr im Büro bleiben. (Mein Chef hat das gesagt / er möchte das von mir.)
= Bugün saat 22'ye kadar ofiste kalmalıymışım. (Bunu şefim söyledi / benden bunu o istedi.)
Meine Mutter soll abends weniger essen. (Ihr Arzt hat das gesagt. “Essen Sie abends weniger!”)
= Annemin akşamları daha az yemesi gerekiyormuş. (Doktoru bunu söyledi: "Akşamları daha az yiyin.")

"sollen" fiilinin "Konjunktiv Präsens" zamanındaki çekimi

Konjunktiv II (olasılığı ifade şekli, dilek kipi) ile bir öneri/tavsiye ifade edilir.

ich sollte
wir sollten
du solltest
ihr solltet
er, sie, es sollte
sie, Sie sollten
Natalie, du solltest gleich mit der Suche anfangen.
= Natalie, aramaya hemen başlamalısın.
Du solltest den Mut nicht verlieren.
= Cesaretini kaybetmemelisin.
Başa Dön